Zamanda yolculuk çoğu zaman tartışılan bir konu olmuştur. Son zamanlarda da sık sık gündeme gelmiş hatta bununla ilgili birçok yeni film dizi ortaya çıkmıştır. Edebiyat, sinema, bilim dünyası gibi birçok sektörü büyüleyen ve akılları kurcalayarak merak uyandıran zamanda yolculuk konusunu detaylarıyla inceleyelim.
Zamanda Yolculuk Nedir? Nasıl Gerçekleşir?
Zamanda yolculuk, insanoğlunun eski zamanlardan beri hayalini kurduğu, bilimsel çalışmalara konu olan ilgi alanıdır. Zamanda yolculuğun merak edilmesi genellikle, zamana hükmetme ve geçmişe ya da geleceğe seyahat etme düşüncesinden ortaya çıkmaktadır.
Önceleri bilim kurgu olarak fanteziden ibaret olan Zamanda Yolculuk fikri, bilim ve teknolojinin gelişmesiyle daha da kapsamlı çalışmaların yürütüldüğü bir olay haline gelmiştir. Özellikle Einstein’ın Görelilik Kuramı ve zaman dilatasyonu etkisi bu alanda araştırma yapmanın temelini oluşturmuştur. Görelilik kuramı nedir diye kısaca açıklayacak olursak; Zamanın sabit bir akışa sahip olmadığı, gözlemciye ve harekete bağlı olarak değişebileceği fikrini yansıtmaktadır. Zamanda yolculuk gerçek mi? Yoksa bilim kurgu mu?
Einstein’ın Görelilik Kuramı
Einstein’ın Görelilik Kuramı, modern fizikte köklü değişimlere yol açan paradigma değiştiren bir teoridir. Bu kuram, zaman ve mekanın gözlemciye bağlı olarak değişebileceğini ve evrenin dokusunun bu iki kavram üzerine inşa edildiğini ortaya koyar. Bu kuram, aynı zamanda hızın ışık hızına yaklaştıkça zamanın yavaşladığını ifade eden Zaman Dilation Etkisi‘ni açıklar. Bu etki, çok yüksek hızlarda hareket eden bir gözlemcinin, sabit bir gözlemciye göre daha yavaş bir zaman diliminde yaşadığını işaret eder.
Zamanda geriye gidebilme ihtimali, Görelilik Kuramı bağlamında daha çok spekülatif bir konu olarak karşımıza çıkar. Ancak Kara Delikler ve Solucan Delikleri gibi kavramlar, evrenin belli koşullar altında zamana karşı esnekliğini barındırdığına işaret eder. Bu teorik olasılıklar, zamanda yolculuk konseptinin fiziksel bir gerçeklik taşıyıp taşımadığı sorusunu akıllara getirir.
Zaman Dilation Etkisi
Zaman dilation etkisi, Albert Einstein’ın Görelilik Kuramı‘nın en çarpıcı sonuçlarından biridir. Bu etki yüksek hızlarda hareket eden bir saat ile düşük hızda hareket eden ya da durgun duran bir saatin farklı zaman oranlarında ilerlediğini ifade eder. Yani, eğer bir saat ışık hızına yakın bir hızla hareket ederse, zaman onun için daha yavaş akar. Bu durum sonucunda ise ışık hızına yakın seyahat edebilen bir astronotun dünya üzerindeki birine kıyasla daha az yaşlanması olasılığını ortaya çıkarır. Bu nedenle de insanlar son zamanlarda uzaya yolculuk için çeşitli girişimlerde bulunmaktadır.
Zaman dilationı etkisine göre uzay gemisindeki astronotların gönderdiği sinyaller dünya saatine göre daha yavaş olacaktır. Bunun sonucunda bir çeşit senkronizasyon problemleri ortaya çıkar Zaman dilation etkisi sadece teorik bir kavram değil, uydulardaki atom saatleri üzerinde gerçekleştirilen deneylerle de kanıtlanmış bir olgudur. Global Konumlandırma Sistemi (GPS) cihazları, bu etkiyi dikkate alarak düzeltilmezse, yer belirleme konusunda hatalar yapabilir çünkü uzaydaki bu saatler dünyadaki saatlere göre çok daha hızlı hareket etmektedir ve böylece zaman daha yavaş akmaktadır.
Zamanda Geriye Gitmek
Zamanın geriye gidebilme ihtimali, yine yukarıda bahsettiğimiz konuların sonucu olarak ortaya çıkacaktır. ABD’li bir astrofizikçinin geçtiğimiz zamanlarda bir haberi çıktı. Kendisi zamanda yolculuk hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Ve zamanda yolculuğun adeta bir silah olduğunu belirtti. Peki zamanda geriye gitmek mümkün mü? Şu videoyu izleyelim;
Fizikçi kendisinin denklemi ile yapılacak bir makinenin lazer ışıklarından oluşan halka kullanacağını söyledi. Kullanılan bu halkalar karadeliğin etkilerini taklit edecek. Böylelikle geçmişe yolculuk mümkün olacak. Fizikçi şunun da altını çiziyor; makine geçmişe doğru tek yönlü seyahat gerçekleştirebilecek. Bu da şu soru işaretini ortaya çıkarıyor; geçmişe seyahat eden birisi geri gelebilir mi?
Kara Delikler ve Solucan Delikleri
Videoda bahsedilen kara delikler ve solucan deliklerini biraz anlatalım. Kara delikler, uzay-zaman dokusunu bu kadar etkileyen yoğun kütle çekim kuvvetleri ile tanınmaktadır. Işığın bile kaçamadığı noktasal bölgeler olarak düşünülebilir. Stephen Hawking gibi fizikçiler kara delik üzerine çalışmalar yapmış ve evrenin sınırları üzerinde düşünmemizi sağlamıştır.
Solucan delikleri teorisi ise evrenin farklı noktalarını birleştiren kozmik tüneller olarak tanımlanabilir. Solucan delikleri, Albert Einstein ve Nathan Rosen tarafından formüle edilen Einstein-Rosen köprüsü ile ilk kez matematiksel olarak ortaya çıkmıştır. Bu teorik yapılar, zamanda yolculuk ve uzayın farklı bölgelerine hızlı seyahat gibi fikirlerin bilim kurgusunda ve bilim dünyasında popüler olmasına katkıda bulunmuştur.
Barış Özcan tarafından hazırlanan çok güzel bir videoyu izlemenizi tavsiye ederim;
Paralel Evrende Yolculuk
Bilim insanları, paralel evrenler teorisini tartışıyor. Bu teori, her olayın farklı bir alternatif gerçeklik yaratabileceğini öne sürüyor. Her karar anında, evrenin farklı bir yol seçebileceği düşünülüyor. Bu süreç sonsuz sayıda paralel evren oluşturabilir. Fakat bu iddiaların henüz kanıtlanmadığı vurgulanıyor. Paralel evrenlerin varlığı, hala sadece bir hipotez olarak değerlendiriliyor.
Sizlere paralel evren ve yolculuk hakkında bir video daha bırakıyorum. İyi seyirler.
