Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın yazısında ele aldığı köylerdeki su krizi, giderek artan küresel ısınmanın da etkisiyle artıyor. Samsun’un Bafra ilçesindeki güney köylerinde yaptığı arazi gözlemi, yaz aylarında yaşanan kuraklığın boyutlarını gözler önüne serdi. Yılmaz, özellikle köylerin susuzlukla karşı karşıya olduğunu belirterek, köylerdeki tarımsal faaliyetlerin ve yaşam kalitesinin bu durumdan ciddi şekilde etkilendiğini vurguluyor.
Kuraklık Köylerde Hayatı Durma Noktasına Getirdi
Bafra’nın yüksek rakımlı köylerinde yaptığı gezi sırasında Prof. Dr. Yılmaz, köylerdeki su eksikliğinin hem tarımı hem de günlük yaşamı ne denli zorlaştırdığını gözlemledi. Ziyaret ettiği köylerde çeşmelerden su akmadığını ve derelerin tamamen kuruduğunu ifade eden Yılmaz, küresel ısınmanın etkisiyle kuraklıkların artık daha uzun sürdüğünü belirtiyor. Yılmaz’a göre, eskiden yaz aylarıyla sınırlı olan kuraklık artık ilkbaharın ortasından başlayarak kış aylarına kadar uzanıyor. Bu durum, köylülerin tarımsal faaliyetlerini ve geçim kaynaklarını doğrudan etkiliyor. “Yaz ayları bitince artık sonbahar yağışları hemen gelmiyor. Çatlayan topraklar hemen suya doymuyor,” diyen Yılmaz, mevsimsel değişimlerin köy hayatında ciddi sorunlar yarattığını vurguluyor.
Yeraltı Suları Tükeniyor
Kuraklıkla birlikte yeraltı su kaynaklarının da hızla tükendiğine dikkat çeken Yılmaz, köylülerin derin sondajlarla su çıkarmak zorunda kaldığını belirtti. “Yeraltı kaynakları, kuyular susuz kalıyor. Tarımla uğraşanlar çeşitli sondaj teknikleri ile daha derinlerdeki suları çıkarıp kullanmak zorunda kalıyor,” diyen Yılmaz, özellikle Konya Ovası’nda görülen obruk oluşumlarının da yeraltı sularının azalmasıyla bağlantılı olduğunu ifade ediyor. Bafra’nın köylerinde de benzer bir tablo söz konusu. Çeşmelerden akan su miktarının azalması ve yüzey sularının kuruması, köylülerin günlük ihtiyaçlarını karşılamada büyük zorluklar yaşamasına yol açıyor. Köylerin yüksek kesimlerinde suyun tamamen tükenmesi, köylüler arasında gerginliğe de neden oluyor.
Köylerde Üretim Durduruldu
Köylerde yaşanan su krizi, tarımsal üretimin durmasına da neden oldu. Köylüler, bahçelerinde sebze yetiştiremez hale geldi. Prof. Dr. Yılmaz, köylerdeki insanların su eksikliği nedeniyle tarımsal faaliyetlere ara vermek zorunda kaldığını belirtiyor. “Yazın köylerine gelen insanlar evlerinin çevresindeki küçük bahçelerde günlük sebzelerini yetiştirmek istiyorlar. Lâkin sulama yapmadan bu mümkün değil,” diye ifade eden Yılmaz, bu durumun sadece köylülerin geçimini değil, aynı zamanda kırsal ekonomiyi de etkilediğini vurguluyor. Su eksikliği yüzünden birçok köylü, yazın üretim yapamıyor ve bu da hem gıda fiyatlarının artmasına hem de köy ekonomisinin zayıflamasına neden oluyor.
Koyun Yünleri Çöpe Atılıyor
Yılmaz’ın gezisi sırasında dikkatini çeken başka bir sorun ise hayvancılık sektöründeki sıkıntılar. Bir çobanla yaptığı sohbet sırasında öğrendiği bilgiye göre, koyun yünleri artık para etmiyor ve alıcı bulunamadığı için çöpe atılıyor. “Yünlerin alıcısı yok, biz de maalesef yünleri çöpe atıyoruz,” diyen çoban, bu durumun hayvancılıkla uğraşan köylüleri de ciddi anlamda zor durumda bıraktığını ifade ediyor.
Su Krizine Karşı Acil Önlemler Alınmalı
Yılmaz, yaşanan bu krizin çözümünün yalnızca bireysel çabalarla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor. Su hasadına yönelik projelerin önemine dikkat çeken Yılmaz, bu tür projelerin özellikle kuraklıkla mücadelede köylerde uygulanması gerektiğini ifade ediyor. “Bu önemli probleme parmak basmak, yapılması gereken bir şey varsa yapmak zorundayız,” diyen Yılmaz, bilim insanları ve yetkilileri su krizine karşı acil önlemler almaya çağırıyor.
Yaz kuraklığı ve su krizi köylerde yaşamı durma noktasına getiriyor. Tarımsal üretimden hayvancılığa kadar her alanda hissedilen bu su krizi, köylülerin geçim kaynaklarını tehlikeye atarken, yeraltı sularının tükenmesi de gelecek yıllar için büyük bir tehlike oluşturuyor. Su krizine yönelik çalışmalar ve araştırmalar devam ederken, doğru ve gerekli su kullanımı konusunda herkesin duyarlı olması gerekiyor. Prof. Dr. Cevdet Yılmaz’ın da belirttiği gibi, bu soruna karşı ortak bir mücadele ve bilinç oluşturulmalı, su kaynakları korunmalı.
Bir Cevap Yaz